Gerekçesiz Yabancı Mahkeme Kararları: Hollanda mahkemelerinden alınan kararlar özelinde bir değerlendirme
- Türk Hukuk Burosu
- 10 May
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 22 May
Özet
Yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de tenfizi, milletlerarası özel hukuk ve usul hukuku açısından karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte, kararların Türk kamu düzenine uygunluğu temel bir kriter olarak öne çıkar. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 10 Şubat 2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı, yabancı mahkeme kararlarının gerekçesiz olmasının tenfize engel teşkil edip etmeyeceği ve bu durumun kamu düzeniyle ilişkisini ele almıştır. Bu makale, söz konusu kararı akademik bir perspektiften inceleyerek, gerekçesizliğin Türk kamu düzeni açısından değerlendirilmesini ve tenfiz sürecine etkilerini Hollanda mahkemelerinden alınan boşanma kararları özelinde tartışmaktadır. Çalışma, Türk hukuk sisteminin uluslararası yargı kararlarına yaklaşımını ve kamu düzeni kavramının esnek yorumunu analiz ederek, bu alanda uygulama birliği sağlamanın önemine vurgu yapmaktadır.
Giriş
Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi, devletlerin egemenlik hakları ile milletlerarası hukukun gereklilikleri arasında hassas bir denge kurmayı gerektirir. Türkiye’de bu süreç, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) ile düzenlenmiştir. MÖHUK’un 54. maddesi, tenfiz için aranan şartları sıralarken, kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamasını temel bir koşul olarak öngörmektedir. Ancak, kamu düzeni kavramının soyut ve değişken yapısı, bu şartın uygulanmasında farklı yorumlara yol açabilmektedir. Özellikle, yabancı mahkeme kararlarının gerekçesiz olması, kamu düzenine aykırılık teşkil edip etmeyeceği konusunda Yargıtay daireleri arasında görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Bu makale, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 2012 tarihli kararını merkeze alarak, gerekçesizliğin kamu düzeniyle ilişkisini ve tenfiz sürecine etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır.
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının Arka Planı
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ile 13. Hukuk Dairesi arasında, yabancı mahkeme kararlarının gerekçesiz olmasının tenfize engel teşkil edip etmeyeceği konusunda çelişkili kararlar verilmiştir. 2. Hukuk Dairesi’nin 1999 tarihli bir kararında, gerekçesiz kararların Türk kamu düzenine aykırı olduğu belirtilmişken, aynı dairenin 2006 tarihli kararında gerekçesizliğin tek başına kamu düzenine aykırılık oluşturmadığı ifade edilmiştir. Buna karşılık, 13. Hukuk Dairesi, gerekçesiz kararların Anayasa ve kamu düzeniyle bağdaşmadığı gerekçesiyle tenfize engel teşkil edeceği görüşünü benimsemiştir.
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu bu konuyu ele almış ve 10 Şubat 2012 tarihinde, yabancı mahkeme kararlarının salt gerekçesiz olmasının tenfize engel teşkil etmeyeceğine ve bu durumun MÖHUK’un 54/c maddesi anlamında kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturmayacağına hükmetmiştir. Karar, üçte iki çoğunlukla alınmış olup, karşı oy yazılarıyla da zengin bir tartışma zemini sunmuştur.
Kamu Düzeni Kavramı ve Tenfiz Sürecine Etkisi
Kamu düzeni, hukuki bir kavram olarak, toplumun temel değerlerini, ahlaki ilkelerini ve adalet anlayışını koruyan kuralların bütünü olarak tanımlanabilir. Ancak, bu kavramın içeriği zamana, yere ve somut olaya göre değişiklik gösterebilir. Türk hukukunda kamu düzeni, Anayasa’da düzenlenen temel hak ve özgürlükler, genel ahlak, adil yargılanma hakkı ve devletin vazgeçilmez ilkeleriyle ilişkilendirilir. MÖHUK’un 54/c maddesi, yabancı mahkeme kararlarının tenfizinde kamu düzenine aykırılığı, kararın Türkiye’de icra edilmesi durumunda ortaya çıkacak sonuçların Türk hukuk düzeninin temel ilkelerine zarar verip vermeyeceği üzerinden değerlendirir.
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı, kamu düzeni kavramını dar bir çerçevede yorumlayarak, gerekçesizliğin yalnızca usuli bir eksiklik olarak değerlendirilebileceğini ve bu eksikliğin tek başına kamu düzenine aykırılık oluşturmayacağını vurgulamıştır. Kararda, lex fori (mahkemenin kendi usul hukukuna tabi olması) prensibi ön planda tutularak, yabancı mahkeme kararlarının usul hukukuna uygunluğu kendi ülkesinin kurallarına göre değerlendirilmiştir. Bu yaklaşım, tenfiz hakiminin yabancı kararın içeriğini veya gerekçesini esastan inceleme yetkisinin bulunmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Gerekçesizliğin Kamu Düzeni ve Adil Yargılanma Hakkıyla İlişkisi
Gerekçe, bir mahkeme kararının hukuki ve maddi dayanaklarını açıklayan temel bir unsurdur. Türk hukukunda, Anayasa’nın 141/3 maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi, mahkeme kararlarının gerekçeli olmasını zorunlu kılmaktadır. Gerekçe, tarafların savunma haklarını kullanabilmesini, kararın denetlenmesini ve yargıya olan güveni güçlendirmeyi amaçlar. Ancak, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı, bu ilkenin yalnızca Türk mahkemeleri için bağlayıcı olduğunu ve yabancı mahkeme kararlarına uygulanamayacağını belirtmiştir.
Karşı oy yazılarında, gerekçesizliğin adil yargılanma hakkıyla ilişkili olduğu ve kamu düzenine aykırılık teşkil edebileceği savunulmuştur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve 45. maddesi, kararların gerekçeli olmasının adil yargılanma hakkının bir unsuru olduğunu vurgular. Ancak, çoğunluk görüşü, savunma hakkının ihlali ile gerekçesizliği birbirinden ayırarak, yalnızca savunma hakkının açıkça ihlal edildiği durumlarda kamu düzeni müdahalesinin söz konusu olabileceğini ifade etmiştir. Bu ayrım, yabancı mahkeme kararlarının usul hukukuna uygunluğunun kendi ülkesinin kurallarıyla değerlendirilmesi gerektiği ilkesine dayanmaktadır.
Kararın Uygulamaya Etkileri ve Kanaatimiz
Uygulamada, Hollanda mahkemelerin boşanma ile ilgili kararlarının tek bir sayfa olduğu, hüküm bölümünde sadece bir cümle ile boşanmay karar verildiği ve gerekçe bölümünde de sadece 'evlilik birliğinin geri dönülmez şekilde sarsıldığı' ifadesine yer veren kararlara sıklıkla rastlanmaktadır. Ancak, bu durum Hollanda'da ki boşanma siteminin irade sistemine dayanması yani kusur ilkesine dayanmaması sebebiyle eşler arasında tartışmalara girip bunları ispatı ile ilgili olarak tartışmaması ve yine Hollanda aile hukukunda maddi ve manevi tazminatın düzenlenmemiş olmasıdan kaynaklanmaktadır.
İçtihatı Birleştirme Kurulunun, lex fori (mahkemenin kendi usul hukukuna tabi olması) prensibi ön planda tutularak, yabancı mahkeme kararlarının usul hukukuna uygunluğunu, kararı veren mahkemenin ülkesinin kurallarına göre belirlenmesi Hollanda örneğinde doğru bir çözüm yolu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum, Türk mahkemelerinin yabancı kararlara müdahale etme eğilimini azaltabilir. Ancak, karşı oy yorumlarında da değerlendirildiği üzere, savunma hakkının ihlali gibi temel haklara yönelik ciddi usul ihlallerinin veya savunma haklarının kullanılıp kullanımadığı da karardan anlaşılamaya durumlarda kararın gerekçesizliğinin sebebinin mahkemelerce araştırlması ve gerçekten kamu düzenini etkileyecek bir gerekçesizlik söz konusu ise bu durumda kamu düzeninin olumsuz etkisinin dikkate alınması gerektiği görüşündeyiz.
Kaynakça
5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu.
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012, E:2010/1, K:2012/1.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi


Yorumlar