Yurt dışında boşanan kişiler mal paylaşımına ilişkin davayı ne zaman açmaları gerekir?
- Türk Hukuk Burosu
- 22 May
- 4 dakikada okunur
Yurt dışında yapılan boşanmalarda verilen kararlardan sonra Türkiye'deki malların paylaşımında dava açma zaman aşımı süresinin ne zamandan itibaren başlaması gerektiğine dair Hukuk Genel Kurulu önceki görüşünden dönen ve özellikle yurt dışında yerleşik ve orada boşanmış Türk vatandaşları çok etkileyecek bir karar vermiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun Gerekçeleri
Hukuk Genel Kurulu, 29.11.2023 tarihli ve 2022/1205 Esas, 2023/1188 Karar sayılı ilamıyla, Türkiye'de ki mal paylaşım davaları için gerekli 10 yıllık zaman aşımı süresinin yurt dışında verilen kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağını belirtmiş ve önceki görüşünden dönmüştür. Hukuk Genel Kurulu önceki görüşünde; zaman aşımı süresinin, yabancı boşanma kararının Türkiye'de tanınması ve tenfizine yönelik kararın kesinleşmesinden itibaren başlayacağını kabul etmişti. Bu durumda yurt dışındaki boşanma kararı Türkiye'de tanıma ve tenfize konu olmadığı sürece çok uzun yıllar , yani yasal süre olan 10 yıllık süreden daha fazla bir sürede mal paylaşımına ilişkin davaları açmak mümkündü.
Artık, Yurt dışındaki boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl içerisinde bu davaları açmak gerekmektedir.
Hukuk Genel Kurulunun görüşünü değiştirmesinin gerekçeleri şu şekilde özetlenebilir:
5718 Sayılı MÖHUK’un 59. Maddesi: Yabancı mahkeme kararlarının kesin hüküm veya kesin delil etkisi, kararın kesinleştiği andan itibaren başlar. Bu hüküm, boşanmanın maddi hukuk bakımından Türkiye’de hüküm ifade etmeye başlayacağı tarihi belirler ve mülga 2675 sayılı Kanun’daki belirsizliği giderir. Buna göre, eşler yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihte boşanmış sayılır.
Zamanaşımı Süresinin Başlangıcı: Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda zamanaşımı süresi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 146. maddesi uyarınca 10 yıldır. Kurul, bu sürenin yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlaması gerektiğini, zira boşanmanın hukuki sonuçlarının (kişisel ve mali) bu tarihte doğduğunu kabul etmiştir. Tanıma-tenfiz kararının daha sonra verilmesi, bu tarihi değiştirmez.
Evlilik Birliğinin Sona Ermesi: 5718 sayılı Kanun’un 59. maddesi uyarınca, evlilik birliği yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihte sona erer. Bu nedenle, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin alacak davasının zamanaşımı süresi de bu tarihten itibaren hesaplanmalıdır. Somut olayda, boşanma kararı 16.01.2007 tarihinde kesinleşmiş, dava ise 18.10.2017 tarihinde açılmıştır. Bu nedenle, 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur.
Eşitlik İlkesi ve Hukuki Belirlilik: Zamanaşımı süresinin tanıma-tenfiz kararından başlatılması, eşlerin Türk hukukuna göre evli sayıldığı dönemde dava açma hakkını kullanamamasına rağmen zamanaşımının işlemesi sonucunu doğurur. Bu durum, eşitlik ilkesine ve hukuki belirliliğe aykırıdır. Ayrıca, boşanmanın kişisel ve mali sonuçları arasında zamanaşımı açısından ayrım yapılmasını gerektiren bir kanun hükmü bulunmamaktadır.
TBK Madde 153/6’nın Uygulanabilirliği: TBK’nın 153/6. maddesi, alacağın Türk mahkemelerinde ileri sürülemediği durumlarda zamanaşımının işlemeyeceğini düzenler. Ancak, bu hüküm mücbir sebepler gibi objektif durumları kapsar. Somut olayda, davacının dava açmasını engelleyen objektif bir sebep bulunmamaktadır. Tanıma-tenfiz davası açılmaması, kişisel bir sebeptir ve zamanaşımını durdurmaz.
Hukuk Genel Kurulu üyelerinin karşı görüşleri
Karşı oy yazılarında, zamanaşımı süresinin tanıma-tenfiz kararının kesinleştiği tarihten başlaması gerektiği savunulmuştur. Gerekçeler şu şekildedir:
TBK Madde 153/3 ve 153/6: Evlilik devam ettiği sürece eşlerin birbirinden olan alacakları için zamanaşımı işlemez (TBK m. 153/3). Türk hukukuna göre, eşler tanıma-tenfiz kararı verilene kadar evli sayılır. Ayrıca, alacağın Türk mahkemelerinde ileri sürülemediği sürece zamanaşımı işlemez (TBK m. 153/6). Mal rejiminin tasfiyesi davası, evliliğin sona ermesi şartına bağlı olduğundan, bu hak ancak tanıma-tenfiz kararının kesinleşmesiyle kullanılabilir hale gelir.
Hak Arama Yolunun Kapatılması: Zamanaşımının yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihten başlatılması, eşlerin Türk hukukuna göre evli sayıldığı dönemde dava açma hakkını kullanamamasına rağmen zamanaşımının işlemesine yol açar. Bu, hak arama yolunu kapatır ve TBK’nın 149/1 ve 153/6 maddelerine aykırıdır.
Yargıtay Uygulaması: Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2015’ten itibaren istikrarlı uygulaması ve Hukuk Genel Kurulu’nun 07.12.2021 tarihli ve 2018/8-471 Esas, 2021/1586 Karar sayılı kararı, zamanaşımının tanıma-tenfiz kararının kesinleşmesinden itibaren başlaması gerektiğini destekler. Ayrıca, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin nafaka ve tazminat davalarına ilişkin kararları da bu yöndedir.
Zamanaşımının Kesilmesi: Tanıma-tenfiz davası açılmasıyla zamanaşımı kesilir. Somut olayda, tanıma-tenfiz davası 12.08.2013 tarihinde açılmış, 28.09.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresinin 16.01.2007’den itibaren değil, tanıma-tenfiz kararının kesinleştiği tarihten itibaren hesaplanması gerektiği, aksi halde sürenin dolmadığı savunulmuştur.
Sonuç
Hukuk Genel Kurulu, 5718 sayılı MÖHUK’un 59. maddesi uyarınca, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren boşanmanın hukuki sonuçlarının doğduğunu ve mal rejiminden kaynaklanan alacak davasında zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren başlayacağını kabul etmiştir. Karşı görüşler, zamanaşımının tanıma-tenfiz kararının kesinleşmesinden itibaren başlaması gerektiğini, aksi takdirde hak arama yolunun kapanacağını savunmuş, ancak bu görüş çoğunluk tarafından benimsenmemiştir.
Kanaatimizce Yargıtay bu kararı ile pek çok noktada eleştirilen ve hukuk sistemi içerisinde pek çok zaaf bulunan böyle bir kararı, uzun yıllara yayılan dava açma süresindeki belirsizliği ortadan kaldırmak için vermiştir. Ancak, böyle bir çözüm, pek çok noktada hukuk siteminin temel ilkelerine aykırılıklar barındırmaktadır. Dolayısıyla, bu konuda yeni bir kanuni düzenlenme yapılmasının daha doğru olacağınızı düşünüyoruz.
Bu karar, yurtdışında yerleşik Türk vatandaşları için önemli sonuçlar doğurmaktadır. Yurt dışında boşandıktan sonraki süreçte gecikmeden Türkiye'de mal paylaşımına bağlı alacak davası açmakta yarar vardır. 10 yıllık süre yurt dışındaki boşanmanın kesinleşmesinden itibaren başlamaktadır. Bu sebeple önceki yıllardaki gibi, uzun yıllar bekleyip önce tanıma veya tenfiz davası açıp sonrasında da mal paylaşımından kaynaklanan alacak davasını açmak artık mümkün değildir. Önceki uygulamada çok uzun ve hatta belirsiz bir süreç söz konusu iken artık yurt dışındaki kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık süre başlamaktadır. Bu sebeple özellikle 2015 ve sonrasında boşanmış kişilerin mal paylaşımına ilişkin davalarını bir an önce açmaları gerekmektedir. Aksi, takdirde zaman aşımı sorunu ile karşılaşacaklardır. Bu durumun çok büyük hak kayıplarına yol açması mümkündür


Yorumlar